hanifece
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hayat satranç gibidir

Aşağa gitmek

hayat satranç gibidir Empty hayat satranç gibidir

Mesaj tarafından karakan C.tesi Kas. 07, 2009 7:28 pm

** "Satranç hayat gibidir David," demişti babası. "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek."

Olasılıksız / Adam Fawer


** Yaşıyorum,dedi delikanlıya, aysız ve kamp ateşsiz bir gece, hurma yerken. Ve birşey yerken başka birşey düşünmem. Yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim hepsi bu. Savaşmak zorunda kalırsam , ölüm şu gün ya da bugün gelmiş vız gelir tırıs gider. Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum...

Simyacı / Paulo Coelho,



**Tümüyle sıradan bir kişinin, tümüyle sıradan hayatındaki, tümüyle sıradan olayları keyifsiz ve karamsar bir biçemle anlatan kitapları hiç sevmezdi. Gerçeklerden bıkmıştı zaten, bir de ne diye okuyacaktı onları? Ayrıca kendisini bir yere çekmek istediklerini hissetmekten nefret ederdi. O tür kitaplarda az yada çok hep bir yere çekilirdi insan.

Bitmeyecek Öykü / Michael Ende,


**".. Hata yapmanın eleştirilecek bir tarafı yok. Hatalar yaşamın bir parçasıdır ve gelişme için gereklidir. Bu şöyle söylemeye benziyor, 'mutluluk doğru kararlarla, doğru kararlar deneyimle ve deneyim yanlış kararşarla gelir.' Ancak aynı hataları tekrar her gün yinelemenin kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu tam da insanları hayvanlardan ayıran bir nitelik olan, kendinden haberdar olma yetisinden tamamen yoksunluğun göstergesidir."

Ferrarisini Satan Bilge / Robin SHARMA,



** İlk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?

Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali,



** Kaçışın ne gibi işe yarar sonuçları olabileceğini sormak kaçış düşüncesinin özüne aykırıdır, çünkü kaçış, amaçlardan kaçmayı da içerir. Bu amaçları olsun isteyenler, kendilerine kaçmanın dışında çözümler aramak zorundadırlar.

İnsanlığın Mahrem Tarihi / Theodore Zeldin,



**İnsan başkalarının talihine imrenmeye meyillidir. Başka birinin başarısı veya eriştiği nimet ve mutluluk, pek çoğumuzda o "başka birinin" ne kadar talihli olduğu düşüncesine yol açar. Onun eline geçen fırsatlara gıpta ile bakar, bizim elimize hiçbir zaman böyle fırsatlar geçmeyeceğine hayıflanırız. Büyük olasılıkla biz böyle bir hayıflanma içinde iken, başkalarını bize imrendirecek fırsatlar da bizim önümüzden geçip gitmektedir.

Sade Hayat / Ümit Şimşek,



** "Eğer bu maddeler biraz şurada, biraz burada birbirlerine tutunmaya başlamasalarmış, hiçbir şey olacağı yokmuş. Madde biçim almaya başlamış. Önce sadece toprak öbekleri ve parçaları. Sonra taşlar. Sonra taşlar kıvılcım çakıncaya kadar birbirlerine sürtünmüşler ya da su olup akıncaya kadar birbirlerini eritmişler. Ateş ile su karşılaşmış ve buhar olmuş, sis olmuş, pus olmuş, hava olmuş - Ruh bu havayı soluyabiliyormuş. Bunun üzerine Ruh bir araya gelmiş, nefes almış ve konuşmuş. Her şeyin var olmasını söylemiş. Toprağa, ateşe, suya, havaya şarkı söylemiş, şarkısıyla yaratıklara varlık vermiş. Bütün dağlara, nehirlere şekil vermiş, ağaçlara, hayvanlara ve insanlara şekil vermiş. Sadece kendisi bir şekle bürünmemiş, kendine bir isim vermemiş ki her yerde olabilsin, her şeyin içinde, her şeyin arasında olabilsin, her ilişkide, her yönde bulunabilsin. Sonunda her şey bozulduğunda ve Kaos geri geldiğinde Ruh, başta da olduğu gibi o zaman da Kaos içinde olabilecekmiş."

Marifetler / Ursula K. Le Guin,



** Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile: Damalardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada br saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hattâ yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filân...

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu / Peyami Safa,



** Yalnızlık da tıpkı köyden yeni gelip de her şeyi ve herkesi üstüne alınıp daralmak gibi. Yalnızlık bir alınganlık biçimi. Alınacağın kimse olmadan hem de. Bir çeşit aşağılık kompleksi.

Saatçi Bayırı / Ayça Şen,




** Nesneler bir bütünken, kelimelerimizin onları ifade edebileceğine güvenimiz tamdı. Ama bu şeyler yavaş avaş parçalara ayrıldı, param parça olup kaosa düştü. Yine de kelimelerimiz aynı kaldı. Kendilerini yeni hakikate uyduramadılar. Bu yüzden gördüğümüz şey hakkında ne zaman konuşmaya çalışsak, yanlış konuşuyoruz, temsil etmeye çalıştığımız şeyin kendisini çarpıtıyoruz. Bu her şeyi berbat ediyor.

Cam Kent / Paul Auster
karakan
karakan
Admin

Mesaj Sayısı : 937
Kayıt tarihi : 05/11/09

http://hanifece.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz